28 Aralık 2011 Çarşamba

Çok değerli bi' insandan...

Tamam sevgilinin tokasıyla uyuyup saçının telini saklayıp yada t-shirtünü giyip o salaş halinle, nasıl göründüğünü umursamadan sürekli sırıtma durumuna; kokusuyla sarhoş olmak denir. Denir denmesine ama kalbinin "evet" dediğine aklını kullanarak "hayır" diyenler; o aklı pek kullanmasınlar derim. Zira son kullanma tarihi geçmiş. Herneyse hayat küfürleştikçe benim yücelttiğim şey önemsiz gibi göründ...ü. Hiçbiriniz anlamadınız. Sende anlamadın. Aptaldın. İyi olmak için bir şey yapmama gerek yoktu belki ama durarak da kötü olamazdım. Peri masallarındaki hayvana dönüştülmüş erkeklerin varlığı; tanrının, fiziksel üstünlüğü neden kadınlara vermediğinin açıklamasıydı zaten ama ben onlardan değildim fiziksel üstünlük nedir görmedim bilmedim. Upuzun günler, kısacık senelerle paklanır dedim. İskelede başladı mezarda bitsin istedim. Herşey bir yana en kötüsü; artık daha büyük şeyler hayal etmekten korkuyorum. Çünkü yaşadığım olayların geri yansımaları değil, yaşayamadıklarımın doğuramadığı sonuçlar beni anlatıyo gibi. Neyse bunların hepsini unutun. Aslında ben sistemin kölesiydim. Hiçbir değer yargım yoktu çünkü sanırım benimkisi tutkuydu. Hiçbirinizin rüyasında bile göremeyeceği o tutku.

27 Aralık 2011 Salı

Almanlar ben "ANLAMAM"!

Başlığa bakmayın.
Yani anlamam dediğime bakmayın.
Ya da bakın.
Amaaan siz bilirsiniz! Almanca sınavının sonuçları gözümün önünde açıklandı bugün.. Ben okadar "anlamam ben almancadan yeaaa!" desem de sevgili öğretmenim bunun aksini kanıtlamak için çabalamakta.
-Laf aramızda beni Almanya'ya da davet etti. Aslında bi kaç arkadaşım daha var (: - Almanca notlarım İngilizce ntlarımdan daha yüksek açıkçası ve arada daağlar kadar not farkı var. Peki ben bu durumdan rahatsızmıyım? Tabi ki HAYIR! Sevdiğime karar verdim ben bu almancayı.. Ama sorun şu ki konuşamıyorum... Kıt kanaat yazabiliyorum & kıt kanaat okuduğumu varsayarsak bence durumum iyi.

BU ARADA BEN YİNE TIRNAKLARIMA TAKTIM.
Süsler alıyorum, Deli gibi süs araştırıyorum ve oje alıyorum. İnsanlarla ilk konuştuğum anda tırnaklarına dikkat ediyorum. Bence ben deliriyorum!

25 Aralık 2011 Pazar

Santa!

Bugün bi dışarıya çıkıp ne var ne yok bakmak istedim.. Ve neler buldum; Çok şeker noel baba çorapları!
Bunlar benim olmalı! dedim ve aldım! Bu yıl YılBaşında bu çorapları giymeye karar verdim... çok şekerler değilmi?
Ev kızı havasında sıcak çıkolata içerek yeni yıla girmek çok hoş bi' şey olsa gerek..
Eee Bide minik kekleri unutmamak gerek (:

24 Aralık 2011 Cumartesi

İlginç İroni..

Geçenlerde iğrenç bi' espiri yaptım arkadaşıma.. -Eğer okuyorsan Selamlar olsun Lechatnoirsansnom ^^- Beni şimdi aralık ayında yazmaya başladım, yeni yıla da sizinle giricem -VE BU DURUMDAN ÇOK AMA ÇOK MEMNUNUM-  ve ben mantıken 1 yıldır yazıyo olucam.. 2011-2012.. sevgiler saygılar

Benim Oje Takıntım

Aslında çoğunuzun bilmediği bi takıntım var benim "OJE TAKINTISI" diyeceksiniz ki
"o nasıl oluyo yahu?" 
Ama oluyo işte. Güzel bi renk gördüğüm zaman hemen onu alasım geliyo.. -bende güzel dursa da durmasa da...- bu hastalığım yüzünden atılmayı bekleyen birsürü ojem var :/ ve üzücü bir haber daha.. bugün 3 tane daha aldım! :'(

23 Aralık 2011 Cuma


Kadın: Mesela.
Erkek: Evet, mesela?
Kadın: Sana yemek yapsam mesela.
Erkek: Mesela ellerinle yedirsen bana.
Kadın: Sonra çıkıp dışarı hiç bilmediğimiz yerlere gitsek, ara sokaklarda yürüsek.
Erkek: Seni sırtıma alıp koşsam.
Kadın: Dondurma yesek, ağzına yüzüne bulaşsa ben temizlesem.
Erkek: Saçma sapan şeylerden konuşup saatlerce gülsek.
Kadın: Yüzlerce fotoğraf çekilsek aptal aptal.
Erkek: Sonra ben seni öpsem, öpsem, öpsem.. Sonra ben seni hep öpsem, sevsem.
Kadın: Her şeyim sen olsan, tenin tenime değdiğinde bile huzur bulsam.
Erkek: Sen uyurken gizli gizli sevsem seni.
Kadın: Uyurken horultunu dinlesem hep.
Erkek: Usulca sokulup koynuna, uyusam.
Kadın: Mesela işte.
Erkek: İşte.
Depresif halime birkez daha döndüm... aylar sonra karşıma çıkan salak insan merhaba! hayatımdan çıkman gerektiğini söylesem kızarmısın?'!

22 Aralık 2011 Perşembe

Aşk-ı Memnu

Edebiyat öğretmenimizin de isteğiyle aldığım kitap bu "Aşk-ı Memnu"... Aslında tam olarak okuyabileceğimi sanmasam da elime aldığım anda kendine bağladı bu eski roman... Öncelikle herkesin söylediği gibi; Kitabı dizisinden çok farklı! Aman sakın diyeyim "dizisini izledim kitabına gerek yok!" demeyin! Cidden çok farklı. Öncelikle benim dikkatimi çeken şey Firdevs hanımın saçları oldu.. Tabi diziyi izlemeyenimiz yoktur değil mi? -içimden bir ses birinin "ben izlemedim" diye çıkıntılık yapacağını söylüyor ^^.- Bu kitabı şimdi okumaya başlamamın en kötü tarafı aklımda bir Firdevs hanım, bir Bihter, bir Nihal karakteri yaratamayacak olmam... çünkü daha önceden bu karakterler -yanlış da olsa- bir dizi tarafından bizlere tanıtıldı. Romanın diline gelecek olursak; Bilinmeyen kelimeler tabii ki var. Ancak kitap basımı sırasında bize bi' iyilik yapılmış ve yabancı kelimelerin yanında şimdiki türkçe çevirileri yazmakta. Misal[Örnek] gibi.. her neyse. İyi okumalar :)
Alıntılar:
* “Behlül’ün hatırasında tesadüfle sahip olunmuş bir fahişe hükmünde kalamazdı; artık onun hayatına sahip olmalıydı, onu sevmeliydi, sevmeye çalışmalıydı; bu aşk günahına öyle bir gelecek yolu belirlemeliydi ki onu alçaltmak değil yükseltsin. Evet, bunu ancak aşk temizleyebilirdi." (s.257)
* “Bu aşk onlar için asıl tehlikeleriyle, zorluklarıyla çekici oluyordu. Herkesin gözü önünde herkesten saklanan, yalnız, ikisine ait gizli bir hayat vardı ki bütün güzellikleriyle onları daha fazla birbirine yakınlaştırıyor, ilişkilerine fazla bir samimiyet veriyordu.” (s.271)
* “Bir gece herkes uyuduktan sonra, o, yatağından süzülerek inecek, çıplak ayaklarına terliklerini takacak, omuzlarına bir şey atacak, nefes almaktan korkarak kapısını açacak… Ah! O heyecan dakikası!..” (s.275)

19 Aralık 2011 Pazartesi

Sev, Sev, Sev...


"- Bir kadına öğüt verecek olsaydınız, bu ne olurdu?
- Sev.
- Bir genç kıza?
- Sev.
- Peki bir çocuğa?
- Sev."

Edith Piaf

16 Aralık 2011 Cuma

Yeni yıl yaklaşırken hazırlıklar başlasın!

Eee şunun şurasında kaç gün kaldı ki yeni bir yıla? Hazırlıklar da başladı haliyle; kek tarifleri, çam ağaçları, hediye araştırmaları vs.. ve -bana göre vazgeçilmez olan mumlar..şimdiden mutlu yıllar :)!

15 Aralık 2011 Perşembe

aah James Dean aah!

Her insanın bir zaafı vardır ya hani? hah işte benimki de James Dean.. Aslında herşey bi' sunumla başladı -sanki büyük aşk- yok yani ne bileyim adama bi sempati beslemeye başladım ben. Ama haksızmıyım? Şu duruşuna kim tav olmaz ki? ^^

Gözlerini Dünyaya Yeni Açmış Bir Bebek Misali; Merhaba!

Klasik olarak yeni başladım vs vs demeyeceğim ben. Bu blogu biraz can sıkıntısı, biraz yanlızlık ve biraz da anı istediğim için açtım -gerçi tüm insanlar bu nedenle blog açmazlar mı?-  :) Her neyse bu dünyaya gözlerini yeni açmış bir bebek misali Merhaba Dünya!